Karadeniz, tarih boyunca birçok medeniyet ve devlet için önemli bir bölge olmuştur. Stratejik konumu nedeniyle Türk-Rus rekabeti burada uzun yıllardır devam etmektedir. Soğuk Savaş'tan sonra, Karadeniz Batı ile Rusya arasında bir sınır haline gelmiş ve bu durum, bölgedeki jeopolitik dengeleri yeniden şekillendirmiştir. NATO'nun doğuya doğru genişlemesi ve Rusya'nın bu duruma verdiği tepkiler, Karadeniz'in stratejik önemini daha da artırmıştır.
Rusya, Karadeniz'i sadece bir coğrafi alan olarak görmemektedir. Burası ulusal güvenliğini sağlamak için kritik bir öneme sahiptir. Kırım’ın ilhakı ve askeri müdahaleler, Rusya'nın bu bölgede daha fazla güç kazanma çabalarının bir parçasıdır. Kırım, Rusya için stratejik bir kapıdır; burası Rus deniz gücünün Akdeniz ve ötesine açıldığı yerdir. Kırım’ın ilhakı, Rusya’nın güvenliğini artırmayı ve Batı’nın etkisini azaltmayı amaçlamaktadır.
Karadeniz’in kontrolü, Rusya için askeri bir stratejiden daha fazlasıdır. Aynı zamanda ulusal güvenliğini güçlendirme çabasıdır. Gürcistan ve Ukrayna’nın NATO’ya katılma çabaları, Rusya için büyük bir tehdit olarak görülmektedir. Bu durum, Rusya’nın savunma planlarını yeniden yapmasına ve bölgedeki askeri varlığını güçlendirmesine neden olmuştur. Türkiye ile olan ilişkiler de bu süreçte önem kazanmıştır. Türkiye, NATO üyesi olmasına rağmen, Montrö Sözleşmesi’ni dengeli bir şekilde uygulayarak bölgede denge sağlamaya çalışmaktadır.
Karadeniz, enerji güvenliği açısından da kritik bir bölgedir. Rusya, doğalgaz ve petrol boru hatları aracılığıyla buradan Avrupa’ya enerji göndermekte ve bu sayede ekonomik gücünü artırmaktadır. Türkiye ile yapılan enerji anlaşmaları ve Türk Akımı Projesi, Rusya’nın enerji stratejilerinin merkezindedir. Bu durum, bölgedeki enerji dengelerini etkilemektedir. Enerji bağımlılığı, Avrupa için büyük bir sorun haline gelmiştir ve bu, Batı’nın Rusya’ya koyduğu yaptırımları etkisiz hale getirmek için bir fırsat sunmaktadır.
Gürcistan ve Ukrayna’nın NATO’ya katılma çabaları, Rusya için ciddi bir tehdit olarak görülmektedir. Bu durum, bölgedeki jeopolitik dengeleri değiştirmekte ve Rusya’nın savunma stratejilerini yeniden şekillendirmesine neden olmaktadır. NATO’nun bu iki ülkeyi kapsaması, Rusya’nın güvenliği için ciddi bir tehdit olarak algılanmaktadır. Bu nedenle, Rusya’nın askeri müdahaleleri, bölgedeki siyasi dengeyi ve uluslararası güvenliği etkilemektedir.
Sonuç olarak, Rusya'nın Karadeniz politikası, hem tarihi köklere dayanan bir geçmişle hem de günümüz jeopolitik dinamikleriyle şekillenmektedir. Rusya, Karadeniz’i güvenlik, enerji ve siyasi çıkarları açısından kritik bir alan olarak değerlendirmekte ve Batı'nın etkisini azaltmak için stratejiler geliştirmektedir. Gelecekte, bu politikaların nasıl gelişeceği ve bölgedeki dengeleri nasıl etkileyeceği merak konusu olmaya devam edecektir. Karadeniz’deki gelişmeler, sadece Rusya’yı değil, aynı zamanda Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği’nin de politikalarını etkilemektedir. Bu durum, Karadeniz’in uluslararası ilişkilerdeki rolünü daha da önemli hale getirmektedir. Bu yüzden, Karadeniz’deki güvenlik dengelerini anlamak için bu ülkelerin stratejilerini ve hedeflerini dikkatle incelemek gereklidir. Bu bağlamda, Rusya'nın Karadeniz politikası, sadece bölgesel değil, küresel güvenliği de etkileyen önemli bir faktördür.
Kaynakça:
Üren, M. (2023). AVRASYA’NIN JEOPOLİTİĞİ BAĞLAMINDA RUSYA’NIN KARADENİZ POLİTİKASI. Karadeniz Araştırmaları, 20(79), 586-617. https://doi.org/10.56694/karadearas.1367530