Logo
Çağ Üniversitesi
11.03.2025

TÜRKİYE’DE YARGI VE SİYASET İLİŞKİSİ: KUVVETLER AYRILIĞI PERSPEKTİFİNDEN BİR ANALİZ

 

Türkiye’de yargının bağımsızlığı ve siyasetin etkisi, uzun yıllardır tartışılan konular arasında yer almaktadır. Türkiye'de yargı ve siyaset arasındaki ilişkinin nasıl şekillendiği ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin bu bağlamda nasıl uygulandığı incelenmektedir. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, demokratik hukuk devletlerinin temel unsurlarından biri olarak kabul edilmekte ve uluslararası düzenlemelerle güvence altına alınmaya çalışılmaktadır. Ancak Türkiye'de, yargının siyasi etkilerden tamamen arındırılıp arındırılamadığı konusu uzun süredir tartışmalıdır.

Son yıllarda, yargının siyasetin etkisi altına girdiğine dair iddialar artmaktadır. Özellikle yürütme organının yargı üzerindeki etkisi ve yargı kararlarının siyasetin yönlendirmesi altında alınıp alınmadığı konuları gündemde yer almaktadır. Hâkimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSK) yapısı, yürütmenin yargı üzerindeki kontrolünü artırdığı yönünde eleştirilmektedir. Bu durum, yargının bağımsızlığına gölge düşürdüğü gerekçesiyle kamuoyunda ve akademik çevrelerde tartışmalara yol açmaktadır.

Tarihsel olarak bakıldığında, Osmanlı’dan günümüze yargının siyasi güçten bağımsızlaştırılması yönünde çeşitli reformlar yapılmıştır. Tanzimat döneminden itibaren yargının yürütmeden ayrılması için adımlar atılmış, Cumhuriyet döneminde ise Batı hukuk sistemine uyum sağlanarak anayasal düzenlemeler getirilmiştir. Ancak 1960 darbesinden sonra oluşturulan Anayasa Mahkemesi gibi kurumlar, bir yandan demokratik denetimi sağlarken, diğer yandan yargının siyasi müdahalelere açık hale gelmesine de zemin hazırlamıştır.

Kuvvetler ayrılığı ilkesi, yasama, yürütme ve yargının birbirinden bağımsız olması gerektiğini vurgular. Ancak Türkiye’de bu ayrımın tam anlamıyla sağlanıp sağlanmadığı tartışmalıdır. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek yargı organlarının kararları bazen siyasi etkiler altında alınmış gibi algılanmaktadır. Özellikle olağanüstü hal dönemlerinde alınan kararlar ve siyasi davalar, yargının tarafsızlığı konusunda endişelere neden olmuştur.

Yargının bağımsızlığı konusundaki en büyük tartışmalardan biri, hâkim ve savcıların atama ve terfi süreçlerinde siyasi etkilerin olup olmadığıdır. Hâkimler ve Savcılar Kurulu'nun üyelerinin önemli bir kısmının yürütme ve yasama tarafından belirlenmesi, yargının tarafsızlığını zedeleyen bir faktör olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca, yargı kararlarının tam olarak uygulanmaması, hukuk devletinin temel ilkeleriyle çelişmektedir.

Sonuç olarak, Türkiye'de yargı ile siyaset arasındaki ilişki, kuvvetler ayrılığı ilkesi çerçevesinde değerlendirildiğinde, belirli noktalarda bağımsızlık konusunda sorunlar yaşandığı görülmektedir. Yargının tam anlamıyla bağımsız olabilmesi için, hâkim ve savcıların atanmasında daha şeffaf ve objektif kriterlerin uygulanması, siyasi baskıların azaltılması ve anayasal güvencelerin güçlendirilmesi gerekmektedir. Ancak bu sağlanmadığı takdirde, yargıya olan güvenin azalması ve hukukun üstünlüğü ilkesinin zedelenmesi gibi riskler devam edecektir.

Kaynakça:

Uluçakar, M., & Çınar, M. F. (2020). Türkiye’de Yargı ile Siyaset İlişkisinin Kuvvetler Ayrılığı Perspektifinden Analizi. İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 7(1), 126-141. https://doi.org/10.17336/igusbd.548020