2025 yılının Ocak ve Şubat ayları, Orta Doğu'da önemli gelişmelere sahne oldu. Bölgedeki siyasi ve askeri dinamikler, uluslararası ilişkileri derinden etkiledi.
Suriye'de Yeni Dönem
Beşar Esad'ın Aralık 2024'te ülkeyi terk etmesinin ardından, Suriye'de iktidarı ele geçiren Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ), geçici hükümet ilan etti ve diplomatik temaslara başladı. HTŞ, BM'nin de dahil olduğu bir süreçle yeni bir anayasa yazılmasını hedefliyor. Bu yeni siyasi sistemin ne kadar kapsayıcı olacağı, azınlıklar, farklı etnik ve dini gruplar ile kadın hakları açısından ne kadar özgürlükçü olacağı 2025 boyunca izlenecek konular arasında olacak.
Suriye'deki bu değişim, bölgedeki güç dengelerini de etkiledi. Özellikle İran'ın "Direniş Ekseni" olarak bilinen ittifak sistemi çöktü ve Suriye'ye yaptığı milyarlarca dolarlık yatırımlar boşa gitti. Bu durum, İran'ın bölgedeki nüfuzunu zayıflattı.
İsrail-Filistin Gerilimi ve Trump'ın Tehditleri
İsrail ile Hamas arasında 2023 yılında başlayan çatışmalar, 2025'te de bölgeyi etkilemeye devam ediyor. ABD Başkanı Donald Trump, göreve başlamadan önce yaptığı açıklamalarda, Gazze'deki rehinelerin 20 Ocak 2025'ten önce serbest bırakılmaması halinde Orta Doğu'nun cehenneme döneceğini belirtti. Bu tehdit, bölgedeki tansiyonu daha da artırdı.
Ocak ayında, Hamas üç rehineyi serbest bırakırken, İsrail 183 Filistinli tutukluyu serbest bıraktı. Bu adımlar, taraflar arasında bir nebze de olsa tansiyonu düşürdü.
Lübnan'da Ateşkes ve İç Dinamikler
İsrail ile Lübnan arasında Kasım 2024'te ilan edilen 60 günlük ateşkes, Şubat 2025 ortasına kadar uzatıldı. Ancak İsrail'in, ateşkes anlaşmasında belirtilen bazı bölgelerden çekilmeyi reddetmesi, evlerine dönmeye çalışan sivillerle çatışmalara yol açtı. Bu durum, bölgedeki istikrarsızlığı artırdı.
Kişisel Görüşler
Orta Doğu'daki bu gelişmeler, bölgenin ne kadar kırılgan ve dinamik bir yapıya sahip olduğunu bir kez daha gösteriyor. Suriye'deki rejim değişikliği, sadece ülke içindeki dengeleri değil, aynı zamanda bölgesel güçlerin stratejilerini de etkiliyor. İran'ın nüfuz kaybı, yeni ittifakların ve politikaların oluşmasına zemin hazırlayabilir.
İsrail-Filistin gerilimi ise uluslararası toplumun daha etkin ve adil bir yaklaşım sergilemesini gerektiriyor. Trump'ın tehditkâr söylemleri, sorunu çözmek yerine daha da karmaşık hale getirebilir. Barışçıl ve diplomatik çözümler, bölgenin istikrarı için elzemdir.
Lübnan'daki durum, ateşkeslerin kalıcı barışa dönüşmesinin ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Tarafların karşılıklı güven inşa etmesi ve uluslararası toplumun desteği, bu süreçte kritik öneme sahip.
Sonuç olarak, 2025'in ilk iki ayı, Orta Doğu'da önemli değişimlerin ve zorlukların yaşandığı bir dönem oldu. Bölgedeki aktörlerin atacağı adımlar, gelecekteki barış ve istikrarın belirleyicisi olacaktır.