Avrupa’da yükselen aşırı sağ partiler ve onların göçmenler üzerinden geliştirdiği politikalar, son dönemlerin en çok tartışılan konularından biri haline gelmiştir. Covid-19 sonrası yaşanan küresel ekonomik sıkıntılar, ülkelerin göçmen politikalarını yeniden gözden geçirmelerine yol açarken, aşırı sağ partilerin göçmen karşıtı söylemleri de giderek daha fazla destek bulmaktadır. Bu durum, medyanın da gündemine yansımış ve göçmen karşıtı söylemlerin nasıl temsil edildiği önemli bir araştırma konusu olmuştur.
Bu çalışma, Avrupa medyasının aşırı sağ partilerin göçmenlere yönelik politikalarını nasıl ele aldığını ve hangi çerçevelerle sunduğunu incelemektedir. Bu amaçla, aşırı sağ partilerin iktidarda olduğu ülkelerden İtalya’nın Libero Quotidiano ve Hollanda’nın De Telegraaf gazeteleri örnek olarak seçilmiştir. 1 Kasım 2023 - 31 Ocak 2024 tarihleri arasında bu iki gazetede yayımlanan 107 haber fotoğrafı içerik analizi ve görsel çerçeveleme yöntemiyle incelenmiştir. Araştırma sonucunda, her iki gazetede de göçmenlerin olumsuz bir çerçevede yansıtıldığı tespit edilmiştir. Medyanın, küresel ölçekte yükselen milliyetçilik söylemlerini destekleyici bir rol oynadığı ve göçmen karşıtı algıların şekillenmesinde etkili olduğu bulgusuna ulaşılmıştır.
Avrupa genelinde yapılan son anketler, Fransa, Portekiz, Belçika ve Avusturya’da da siyasi eğilimlerin sağa ve aşırı sağa kaydığını göstermektedir. Université libre de Bruxelles’de (ULB) siyaset bilimi profesörü Pascal Delwit, bu eğilimin radikal sağ partilerin artan çekiciliğinden kaynaklandığını ifade etmektedir. Delwit’e göre, birçok seçmen kendisini ihmal edilmiş hissetmekte ve kendi başlarının çaresine bakmak zorunda bırakıldığına inanmaktadır. Aynı zamanda, göç meselesinin ‘çok büyük’ bir sorun olarak görüldüğünü ve bu durumun düşük ücretler gibi ekonomik sıkıntılarla ilişkilendirildiğini belirtmektedir. Profesör Delwit’e göre, aşırı sağın yükselişi son 20 yıldır devam eden bir süreç olup, konjonktürel veya geçici bir olgu değildir.
Göç olgusu, iklim değişikliği, doğal afetler, savaşlar, nüfus artışı, sosyoekonomik problemler ve iç çatışmalar gibi birçok karmaşık faktörün birleşimiyle ortaya çıkmaktadır. Bu durum, küresel sistemin karşı karşıya olduğu en büyük krizlerden biri olarak değerlendirilmekte ve uluslararası medya tarafından geniş bir şekilde ele alınmaktadır. Medyada göçmenlerin yaşadığı zorluklar, karşılaştıkları tehlikeler ve gittikleri ülkelerde karşılarına çıkan sorunlar sıkça rapor edilmektedir. Ancak bazı medya kuruluşları, bu konuyu farklı bakış açılarıyla ele alarak göçmenlere yönelik toplumsal algıyı şekillendirmektedir. Özellikle, göçmenlerin bir tehdit olarak sunulması ve hedef gösterilmesi, toplumda ayrımcılığı ve negatif tutumları artırmaktadır.
Aşırı sağ partiler, göçmenleri ülkelerinin güvenliği ve istikrarı için bir tehdit olarak göstermekte ve bu söylemi özellikle ekonomik krizler ve işsizlik gibi dönemlerde güçlendirmektedir. Göçmenlerin sosyal hizmetlerden yararlanması da aşırı sağın sıkça dile getirdiği konular arasındadır. Ülkenin kaynaklarının yabancılar tarafından tüketildiği algısı yaratılarak, bu durum siyasi bir malzeme haline getirilmektedir. Son yıllarda aşırı sağ partilerin iktidara gelmesi veya iktidar ortağı olması, göçmenler üzerinden geliştirilen bu söylemlerin medyada daha fazla yer bulmasına neden olmuştur.
Aşırı sağ terimi, genellikle aşırı milliyetçi, yabancı düşmanı, ırkçı, kökten dinci ve gerici görüşlere sahip kişi, grup veya siyasi hareketleri tanımlamak için kullanılmaktadır. Bu tür politikalar, göçmenler üzerinden toplumun duygusal tepkilerini manipüle etme potansiyeline sahiptir. Korku ve panik yaratmayı amaçlayan propaganda yöntemleriyle desteklenen aşırı sağ partiler, Avrupa genelinde sistematik bir şekilde oy oranlarını artırmaktadır. 2008 ekonomik krizi ve sonrasında uygulanan neoliberal politikalar, sağ hareketlerin güçlenmesinde belirleyici bir rol oynamıştır. Ekonomik politikalar toplumsal eşitsizlikleri derinleştirirken, geleneksel sol partilere destek veren endüstriyel işçi sınıfının memnuniyetsizliğini de artırmıştır. Bunun yanı sıra, büyük ideolojilerin krizi, bireyciliği, toplumsal bölünmeyi ve alaycı gerçeklik anlayışını yaygınlaştırmıştır.
Aşırı sağ partiler, seçmenleri harekete geçirmek için yüksek işsizlik, küreselleşme ve siyasi elitlere duyulan güvensizlik gibi konular üzerinden söylemlerini oluşturmaktadır. Bu süreçte, medya da önemli bir rol oynamakta ve göçmenlerin toplumdaki yerine dair oluşturulan algının şekillenmesine doğrudan katkı sunmaktadır.
Sonuç:
Bu makalede,göç olgusunu ve aşırı sağ politikalarının yükselirken medyanın etkisini anlatmak istedik.Göçün nedenleri olarak gösterilen İklim değişikliği, doğal afetler, savaşlar, sosyoekonomik problemler ve iç çatışmalar gibi nedenlerden dolayı milyonlarca insan göç etmektedir.Diğer bir yandan Aşırı Sağ Partiler ve Göçmen Karşıtlığı var. Aşırı sağ partiler, göçmenleri güvenlik ve istikrar için bir tehdit olarak gösteriyor,özellikle ekonomik zorluklar ve işsizlik durumlarında bu olguyu güçlendirmektedir. Bu söylemler, toplumu manipüle ederek korku ve paniğe yol açmaktadır.Avrupa’da Sağcı Politikaların Yükselişi olarak 2008 ekonomik krizinden sonra uygulanan neoliberal politikalar, toplumda bölünmeyi artırmıştır ve aşırı sağın yükselişine zemin hazırlamıştır. Aşırı sağ partiler, küreselleşme, işsizlike duyulan güvensizlik gibi konuları kullanarak oy oranlarını artırmaktadır. Medyada Göçmen Temsili ve Algı Yönetimi önemli bir yer kaplıyor.Medya, göç meselesini ele alış şekliyle toplumsal algıyı şekillendirmede önemli bir rol oynamaktadır. Haberlerde kullanılan dil, başlıklar ve görseller, göçmenlere yönelik algıları pekiştirme gücüne sahiptir. Özellikle görseller, duygusal etkileri nedeniyle toplumsal algıyı güçlü bir şekilde etkiler. Genel olarak bu makale göç krizi karmaşası,siyasi ve toplumsal yanı ve medyanın bu süreçteki etkisini anlatıyor.
Kaynakça
https://tr.euronews.com/my-europe/2024/12/24/fransada-bayrou-yeni-hukumeti-kurdu-kabinede-kimler-var
https://doi.org/10.52642/susbed.1468621
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2024; (54): 193-212
• İletişim Bilimleri / Araştırma Makalesi / Research Article -
Avrupa Bölgesi Sorumlusu