İran'ın Dış Politikası ve Bölgesel Dinamikler
Giriş
İran’ın dış politikası, ABD ve Batı dünyası ile olan ilişkileri, nükleer programı ve bölgesel güvenlik anlayışı çerçevesinde şekillenmektedir. Bu bağlamda, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi’nin açıklamaları ve İran’ın Rusya ile geliştirdiği stratejik işbirliği, ülkenin dış politika duruşunu daha net bir şekilde anlamamıza yardımcı olmaktadır. Bu çalışma, İran’ın uluslararası arenadaki tutumunu ve bölgesel ittifaklarını ele alarak, diplomatik ilişkilerinin dinamiklerini analiz etmektedir.
ABD-İran İlişkileri ve Nükleer Program
İran ve ABD arasındaki ilişkiler, özellikle 1979’daki İslam Devrimi’nden bu yana gergin bir seyir izlemiştir. 2018 yılında ABD’nin tek taraflı olarak nükleer anlaşmadan çekilmesi, bu güvensizliği daha da derinleştirmiştir. İran, nükleer programına yönelik Batı’dan gelen baskılara karşı direnç gösterirken, resmi söyleminde nükleer silah üretme niyetinde olmadığını vurgulamaktadır. İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney’in fetvasına göre, nükleer silahların üretimi, depolanması ve kullanımı yasaktır. Buna rağmen, Batılı istihbarat raporları, İran’ın nükleer kapasitesini artırma potansiyeline sahip olduğunu iddia etmektedir.
İran, ABD ile yeni bir müzakere sürecinin ancak belirli koşullar altında gerçekleşebileceğini ifade etmektedir. Washington yönetiminin İran’ın taleplerine ne şekilde yanıt vereceği, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini belirleyecek temel faktörlerden biridir. Ancak İran yönetimi, ABD’nin politikalarının güvenilir olmadığını ve herhangi bir diplomatik ilerlemenin ancak somut adımlarla mümkün olacağını savunmaktadır.
İran-Rusya İlişkileri ve Bölgesel İşbirliği
Son yıllarda İran, Batı ile yaşadığı gerilimlerin bir sonucu olarak doğu bloğundaki ülkelerle daha yakın işbirliği geliştirmeye yönelmiştir. 2025 yılı itibarıyla İran ve Rusya, 20 yıllık bir "stratejik ortaklık" anlaşması imzalamış olup, bu anlaşma savunma, teknoloji, enerji ve ticaret alanlarını kapsamaktadır. İki ülke, bölgesel güvenlik tehditleri konusunda ortak hareket etmeyi taahhüt etmiş ve askeri işbirliklerini artırma yönünde adımlar atmıştır.
İran, Rusya’ya insansız hava araçları (İHA) tedarik etmekte ve bazı Batılı istihbarat kaynaklarına göre, balistik füze sevkiyatında da bulunmuş olabilir. Rusya ise, İran’ın enerji altyapısına yatırım yapmayı planlamakta ve İran ile yeni bir doğal gaz boru hattı projesi üzerinde görüşmeler gerçekleştirmektedir. Bu gelişmeler, İran’ın ekonomik ve askeri kapasitesini artırmaya yönelik stratejik hamleler olarak değerlendirilmektedir.
Bölgesel Güvenlik ve Nükleer Strateji
İran’ın nükleer tesislerine yönelik olası bir saldırıya karşı tutumu, ulusal güvenlik politikalarının önemli bir bileşeni olarak öne çıkmaktadır. İran yönetimi, İsrail’in tehditlerine karşı sert bir yanıt vereceğini ve nükleer tesislerinin güçlü hava savunma sistemleriyle korunduğunu belirtmektedir. Bölgesel aktörler arasında artan askeri gerilimler, İran’ın güvenlik stratejisinin merkezinde yer almakta ve ülkenin caydırıcılık politikasını güçlendirmektedir.
İran’ın nükleer silah üretme niyetinde olmadığı yönündeki resmi beyanları, ülkenin uluslararası toplumla olan ilişkilerini dengelemeye yönelik bir politika olarak değerlendirilebilir. Ancak, Batılı devletler ve bölge ülkeleri, İran’ın nükleer programını yakından takip etmekte ve bu programın potansiyel askeri boyutları konusunda endişelerini sürdürmektedir.
Sonuç
İran’ın dış politikası, ABD ile yaşadığı güven sorunu, Rusya ile geliştirdiği stratejik işbirliği ve nükleer programı ekseninde şekillenmektedir. ABD’nin İran’a yönelik politikaları, Tahran yönetiminin Batı ile ilişkilerini belirleyen önemli bir faktör olmaya devam etmektedir. Öte yandan, İran’ın Rusya ve Çin gibi doğu bloğundaki ülkelerle olan ekonomik ve askeri bağları, alternatif bir dış politika ekseni oluşturmasına olanak sağlamaktadır. İran’ın gelecekteki diplomatik adımları, bölgedeki güç dengeleri açısından belirleyici bir rol oynayacaktır.
Kaynakça